eksikliğin omzuma bindirilen bir dünya sanki lüzumundan fazla eskitilmiş bir dağ ince ince sokulup ruhuma farz et kabuğu parçalanmış içli bir ayinim ah bu sırrı lokmalar halinde bölüştüğüm sevgili hüznü ellerime döküp kaçıp gittin susuzluğuma perde indirdi bakış denen cinnet eritip dondurdu varlığımı bir çift gözün içinde nasır bağlamış yüreğime bir iksir oldun matemini tutuyorum şimdi ömrümden eksilen yaprakların olanca kuvvetiyle bastırıyor unutuş ormanı gözlerin lehimler gibi uç uca yaşıyorum kırık hayatımın parçalarını "leyla"sız evlerde yaşlanıyorum ahı gökyüzünü tutan bir ömür gibi... Yazar: Emirhan Hisarlıoğlu