Dünyada Benden Bir Hiç Kalsın Varsın

Sen yoksan neyleyim aşkı, sevdayı
Her mevsim gönlümde kış kalsın varsın
Neyleyim laleyi, sümbülü, gülü
Kalbim ömür boyu taş kalsın varsın

Üzülür ağlarım, gülmesin yüzüm
Alemi de yaksın, ateşim közüm
Yokluğunla dolsun gecem gündüzüm
Kalbim ömür boyu boş kalsın varsın

Umutlarım yıldız, düşsünler yere
Duygularım gemi, çöksünler dibe
Yarınlarım sensiz günlere gebe
Kurduğum hayaller düş kalsın varsın

Üzülme ağlama sen de ben gibi
Savrulma sularda bir yelken gibi
Sarıl bedenime bir kefen gibi
İçinde benden bir leş kalsın varsın

Hem anam babamsın hem de evladım
Soframda tuzumsun, ağzımda tadım
Kırılıp da kopsun kolum kanadım
Sevdam yokluğunda piç kalsın varsın

Duygularıma bir mezar kazmayın
Adıma tek satır bile yazmayın
Üzülüp ağlayıp bana kızmayın
Dünyada benden bir hiç kalsın varsın


Yazar: Ahmet Fırat

Bir Veda: Yas Tutmak

yüksek ruhların erdemli 
sahipleri gibi olalım, onlar ki 
göçüp giderken 
sessizce dünyadan ve ruhlarına 
yavaşça artık git diye fısıldarken 
hüzünlü dostlarının kimileri der ki 
son nefesini verdi
hayır der diğerleri 
bu yüzden eriyelim hiçbir ses çıkarmadan 
ne gözyaşları sel olup aksın 
ne de fırtınalar çıksın 
hıçkırıklardan 
dünyevileşmesin ilahi sevinçlerimiz 
yoksa biz 
aşkımızın ilahi olduğunu söyleyemeyiz 
zarar ve korku getirir dünyanın hareketi 
hesaplar insanoğlu
o neler getirdi
neydi 
ancak kürelerin korkuyla sarsılması 
çok uzak olsa da bize masumdur yine 
evrenin bu en son korkunç felaketi 
bayağı dünyevi sevgililerin aşkı 
(Ruhları duyularıdır) kabul edemez 
yokluğunu sevgilinin 
sevgili ayrı düşüp uzaklara gidemez 
çünkü uzaklaştırır kendisiyle beraber 
maddeden yapılmış dünyevi aşkı 
ama bizler çok daha saf 
çok daha yüce bir aşkla sevenler 
benliklerimiz bilir bunun ne olduğunu 
birbirine karşılıklı inanmış bu zihinler 
ve daha az özlenir ten gözler dudaklar ve eller 
ikimizin bir olan ruhları böyle işte 
gitmek zorunda olsam henüz dayanamasam da 
karşı gelmelere ben, büyüyorum 
ve ruhum 
işlenerek incelen hafifleyen bir altın 
iki olurlarsa eğer çift olurlar böylece 
bir pergelin bükülmez iki ayağı gibi 
sonsuz aşkla seven bir olan iki sevgili 
sen ruhun sabit duran ayak 
ancak hareket eder dönerse diğer ayak 
ve merkezinde oturuyor olsa da dairenin
dönerse diğer ayağı pergelin 
eğilir ve kulak verir ona hemen 
ve dimdik durur diğer ayak dönerken 
böyle olacaksın sen de olmalısın sevgilim 
sabit ayağı pergelin dolaylı hareketin 
dosdoğru yapacak çizeceğim çemberi 
diğer ayağı pergelin o eşsiz metanetin 
ve başladığım yere en sonunda geri 
Yuvama yuvamıza döndürecek o beni
 
Yazar: John Donne 
Çeviri: Ayşe Ateşoğlu 

Bir Veda: Ağlayarak

gözyaşlarım 
bırak dökülsün yüzüne buradayken ben 
yüzünde diğer yüzleri ile buluşurlar 
ve mührünü taşırlar senin
bir altın gibi 
değer kazanırlar 
çünkü 
böylece sana gebe olurlar 
meyvesidir onlar çekilen onca acının 
ve simgesidirler 
daha fazlasının tek bir yaş döküldüğünce gözünden, 
sen 
o gözyaşını döken 
ve ben bir hiçiz o zaman ikimiz de 
uzak bir kıyıda 
üzerinde bir kürenin 
kıtaları çizerek kopyalayan bir işçi 
bir Avrupa Afrika ve Asya’yı 
kürenin üzerine 
bir anda serebilir
o kadar kolay ve hızlıdır 
işte her bir gözyaşın 
böyledir akıttığın 
birer küredir onlar dünyandır senin 
böyle büyürler 
karışarak benim gözyaşlarıma 
karışarak bir sel olup taşıncaya dek 
bu dünyada benim göklerim 
gözyaşlarından yağmurlarla sulanır 
çekme denizleri 
aydan daha fazla dünyanda boğma beni 
boğma beni gözyaşlarınla kollarında 
boğma 
denize zamanından önce öğretme bunu sakın 
izin verme 
rüzgara 
deniz gibi coşmasın o da 
bana senin amaçladığından daha fazla 
kötülük yapmak için
çünkü sen ve ben 
birbirinin nefesleriyle iç çeken 
bir olmuş iki beden, 
iki sevgiliyiz içimizden 
hangimiz daha çok iç çekerse odur 
en zalimimiz 
ve o çabuklaştırır ölümünü diğerinin 

Yazar: John Donne
Çeviri: Ayşe Ateşoğlu

Aşk Şiirinde Pergel

İki sevgilinin bir pergelin ayaklarına benzetildiği bir aşk şiiri bugün bile son derece sıra dışı değil mi? John Donne’ın ‘’Bir Veda’’ adlı şiirlerinden biridir bu şiir. 17. yüzyıla aittir. Sone gibi katı kuralları olan formların, süslü mecazların hakim olduğu bir dönem düşünüldüğünde bu şiir son derece aykırıdır ve günümüz şiirine yakın bir özgürlükle yazılmış gibidir. … Devamını oku…

Aynalarla Hasbihal

Can olmak, canan olmak, nigar ve sanem olmak, afitab olmak, dilber olmak, dilara olmak, gülemdam olmak, peri olmak, melek diye anılmak, mehlika diye tanınmak, hep dildar sanılmak, bazen tabip bazen habib yerine konulmak, yardan, dosttan, mahbubtan öte bilinmek onu onure eden, kalbinin bam teline dokunan hitaplardı.Ve belki de yüzyıllardır süren dillere destan nazının ardındaki sebep … Devamını oku…

Sevgili Bayan Arendt!

Öykü

Hemen bu akşam size gelmeli ve kalbinize hitap etmeliyim. İşte felsefede ilk okunan hâli ile başlayan Heidegger’ in özgürlüğünü kısıyordu düşüncesine ket vuran aşk. “Varlık ve Zaman” adlı yapıtı üzerine çalıştığı sıralardı. Üniversitedeki birinci dönemin ilk dersinde sınıftan çıkmak üzereyken gözlerini ondan kaçıran bir genç kız gördü. Ertesi günü onu merakla bekledi. Uzun yılları bağımlı … Devamını oku…